“… Yabancı dil öğreneceğim diye kendi dilinizi rafa kaldıramazsınız. Amerika Kızılderililer'e, İspanya Güney Amerika'ya, Fransa'da Kuzey Afrika'ya yaptı bunu. Bu yöntemde maksat sömürgecinin dilini öğrenmektir."
"... İki kutuplu dünya düzeni iki tarafında işine yarıyordu. Çünkü iki tarafta birbirlerini tehdit olarak gördüklerini söyleyip, silahlandılar. Bütçelerinin çoğunu silahlanmaya ayırdıklarını belli etmemek ve maruz göstermek için birbirlerini düşman gösterdiler. Böylece dünya imparatorluğu kurmak istediler. Daha sonra küresel kraliyetçiler komünizmi kurdu ve görevi bittikten sonra da yıktı. Komünizm yıkılınca Pentagon'da generaller birbirlerine şu soruyu soruyorlardı: 'Peki, şimdi düşman kim?' Kısa bir süre sonra yeni düşman icat edildi: Medeniyetler çatışması yoluyla Katolik Kilisesi ve Müslüman ülkeleri. Bunlar hedef gösterildiler ve düşman ilan edildiler. Maksat buraları da sömürgeleştirmekti."
"... İngilizce birkaç yüzyıllık beş dilin kırmasıdır. Kuralı ve kaidesi olmayan bir dildir. Halk arasında kullanılan İngilizce'nin %60'ı Latince'dir. Ayrıca İngilizce'de yeni sözcük türetme yeteneği yoktur. Sözcük türetme yeteneği olan dillerin başında Türkçe gelir. Buna dilciler akronim derler. Böyle bir özellik dilbilimciler tarafından o dilin zayıflamakta ve hatta yok olmakta olduğunun bir alameti olarak kabul edilir. Mesela İngilizce tıp diye bir şey olmaz. Tıbbın %99'u Latince'dir. İngilizce konuşanlar tıbbın telaffuzunu ve imlasını bozar. Şimdi Türkiye'de İngilizce tıp moda ama!"
"... Parlamento kelimesi İtalyanca kökenli bir kelimedir. Kelime manası boş laf üretilen yerdir. Bundan dolayı parlamenter diyeceğimize mebus veya milletvekili demeliyiz. Kabine kelimesi ise Batı dillerinde tuvalet manasına gelir. Bundan dolayı kabine diyeceğimize vekiller heyeti veya bakanlar kurulu demeliyiz. Bunları söylemek aşağılık duygusundan kaynaklanıyor!"
"... Dil Devrimi amacından saptırılmıştır. Unutmayın ki devrimler toplumun kendine gelmesi için yapıldı, Batı'nın uşağı olmak için değil."
"... Yabancı dille eğitimle ruhsuz bir hale getirilen toplumlarda kendi vatan topraklarını kendi elleri ile yabancılara teslim edeceklerin sayısı gittikçe artar."
"... Hakiki Osmanlı Devri 1909'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi ile bitmiştir. Ondan sonra gelen İttihat ve Terakki bütün imparatorluğu dağıtmıştır. Oysa Sultan Abdülhamid sömürgeciliğin en yaygın olduğu zamanda bile denge siyaseti izleyerek Osmanlı'nın bir karış toprağını vermemiştir. Atatürk ile Sultan Abdülhamid'in siyaset anlayışları da bu bakımdan aynıdır."
"... Bir ülkede yabancı dille eğitim anaokuluna indikten bir nesil sonra o ülkenin dili yok oluyor. Ülkemizde de maalesef gidişat budur."
DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN: